Son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan sıra dışı bir olay, kamuoyunun dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Haka dansı, özellikle Yeni Zelanda'nın yerli halkı Maori kültüründe önemli bir yere sahipken, Türkiye'de bir grup milletvekili tarafından yapılan bu dans, bir protesto amacı ile gerçekleştirilince, çeşitli tartışmalara yol açtı. Olayın boyutu kısaca şöyle gelişti: Meclis toplantısında gündem dışı konuşmalar sırasında, bazı milletvekilleri, sesi yükselterek ve ellerini hareket ettirerek bir Haka dansı yapma kararı aldı. Bu hareket, hem diğer vekillerden hem de Meclis Başkanlığından schnell bir tepki aldı.
Olayın iç yüzü, milletvekillerinin sürmekte olan bir politika karşıtı durumu vurgulamak amacıyla bu tür bir eyleme başvurmasıyla başladı. Ancak, Meclis’teki düzenin ihlal edilmesi nedeniyle, Meclis Başkanlığı tarafından anında müdahale gerçekleştirildi. Yapılan harekete ilişkin olarak, “Bu tür davranışlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin saygınlığını zedeler ve demokrasiye ters düşer” açıklaması yapıldı. Başka bir ifadesinde ise Meclis Başkanı, “Bu tür eylemlerin mecliste yeri yoktur. Burada hepimiz Türkiye’nin geleceği için çalışıyoruz ve bu tür davranışlar asla kabul edilemez.” şeklinde konuştu.
Olayın ardından, Haka dansı yapan milletvekillerine 10 günlük uzaklaştırma cezası verildi. Bu karar, hem halk hem de siyasi kulislerde geniş yankı buldu. Destekleyenler olduğu kadar eleştirenler de vardı. Bir kesim, milletvekillerinin bu şekilde hareket etmesinin demokrasinin bir parçası olduğunu savunurken, diğer kesim ise bu tür protestoların sosyal ve siyasî tartışmalara zarar verdiğini ileri sürdü. Haka dansının, Türk siyasetine nasıl yansıyacağı ve bunun gelecek protesto eylemlerine ilham kaynağı olup olmayacağı merak konusu haline geldi.
Sonuç olarak, olay, yalnızca birkaç bireyin Meclis içerisinde yaptığı bir eylem olmanın ötesine geçti ve ülke çapında derin tartışmalara yol açtı. Hem sosyal medya hem de basın, bu olayı tartışmaya devam ediyor. Haka dansı, içindeki anlamıyla ve vurguladığı kültürel bağlamla birlikte, Türk siyasetinde alışıldık kalıpları sarsan bir sonraki adım olabilir mi? İç politika gündeminin meşgul olduğu şu günlerde, bu tür eylemlerin artmasının önünü açabileceği düşünülüyor. Gelecek günlerde, Meclis’in ve siyasetçilerin bu durumu nasıl yöneteceği ise büyük merak konusu olmaya devam edecek.