Son yıllarda savunma politikaları, dünya genelinde ülkelerin uluslararası ilişkilerini belirleyen en önemli unsurlardan biri haline geldi. Bu bağlamda El Cezire'nin derinlemesine analizine göre Türkiye, savunmasında bağımsız bir yol çiziyor. Türkiye, stratejik önemini artırarak kendi savunma sanayisini geliştirmeye yönelik önemli adımlar atıyor. Ülkenin savunma harcamaları, yerli üretim oranları ve uluslararası iş birlikleri gibi önemli metrikler, Türkiye’nin bu konu üzerindeki bağımsızlığını sağlıyor. El Cezire, sayılar ve istatistiklerle bu sürecin detaylarına inerek, Türkiye’nin savunma politikalarındaki değişimi gözler önüne seriyor.
El Cezire’nin verilerine göre Türkiye’nin savunma harcamaları son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir.2023 yılında yapılan tahminlere göre, Türkiye’nin savunma bütçesi 25 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakam, Türkiye’yi Avrupa’nın en büyük 10 savunma harcaycısı arasına sokuyor. Türkiye’nin bu alandaki hızla büyüyen bütçesi, savunma sanayiine olan yatırımların artışını da beraberinde getiriyor. Artan bütçe ile birlikte, Türkiye’de yerli savunma sanayi projelerine verilen destekler de büyüyerek devam ediyor. Örneğin, İHA ve SİHA üretiminde dünyanın en iyi markalarından biri haline geldiği göz önüne alındığında, bu politika oldukça dikkat çekiyor. Ayrıca, askeri teknolojilerdeki ilerlemeler, Türkiye’nin uluslararası arenadaki askeri gücünü artırarak stratejik konumunu pekiştiriyor.
Türkiye, savunma sanayisinde dışa bağımlılığı azaltmak için yerli üretime yönelik önemli adımlar atıyor. Yerli sanayinin gelişimiyle birlikte birçok askeri araç ve gereç artık Türkiye'de üretiliyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin yerli savunma projelerinde yüzde 70’in üzerinde yerli malzeme kullanımı hedeflendiği bilgisi dikkat çekiyor. Bu tür yatırımlar yalnızca ekonomik bağımsızlığı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde Türkiye’nin elini güçlendiren bir strateji olarak öne çıkıyor. Türkiye, ayrıca çeşitli ülkelerle savunma alanında ortak projeler geliştirme niyetinde. Özellikle, Azerbaycan, Katar ve Pakistan gibi ülkelerle kurulan işbirlikleri, Türkiye’nin savunma tecrübesini ve know-how’ını başka ülkelere aktarmasına olanak tanıyor.
Sonuç olarak, El Cezire'nin analizi, Türkiye'nin savunma politikaları üzerinden bağımsız bir rota çizme çabasını net bir şekilde gözler önüne seriyor. Diğer ülkelerle olan ilişkilerini bu yeni bağımsız anlayışıyla şekillendirerek hem bölgesel hem de küresel ölçekte iddialı bir aktör olma yolunda ilerliyor. Türkiye'nin savunma sanayisinde attığı adımlar ve bu alanda sağladığı gelişmeler, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda uluslararası güvenlik için de önemli bir dönüm noktası oluşturuyor.