Son yıllarda uluslararası ticaretin dinamikleri değişirken, büyük ekonomilere sahip ülkelerin birbirleriyle olan ilişkileri de büyük önem kazandı. Özel olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki ticaret savaşları ve siyasi çatışmalar, her iki ülkenin ekonomilerini etkileyecek şekilde süregeldi. Ancak, bu gerilimlere rağmen, Çin ekonomisi büyümeye devam etti. Trump yönetiminin Çin ürünlerine uyguladığı şiddetli tarifeler ve ticaret kısıtlamaları, birçok ekonomiste göre Çin'in büyüme oranları üzerinde olumsuz bir etki yaratması bekleniyordu. Peki, tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen Çin ekonomisi nasıl bir performans sergiledi? İşte, 2023 verileri ışığında Çin'in ekonomik büyümesini inceleyelim.
Donald Trump, 2016 yılında ABD başkanı olarak göreve başladığında, politikalarında belirgin bir ‘Amerikan Merkezli’ ekonomi anlayışını benimsedi. Bu çerçevede, Çin ile olan ticaret açığını kapatmayı hedefleyen çeşitli girişimlerde bulundu. Ancak, bu başlatılan ticaret savaşları, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerde ciddi gerilimlere yol açtı. Trump yönetimi, Çin'in ticaret uygulamalarını eleştirerek doğrudan gümrük tarifeleri uygulamaya başladı. Bu uygulamalar, birçok ABD'li firmanın Çin'den mal alımını zorlaştırdı ve Çin'in ihraç gelirlerini tehdit etti. Ancak, bu süreçte, Çin hükümeti de karşıt önlemler alarak ithalat ve ihracatı dengeleme çabası içerisine girdi.
Özellikle 2019 yılında, yapılan karşılıklı tarifelerle ticaret hacminde düşüş meydana geldi. Ancak, Çin, 2020 mali yılı itibarıyla pandemiye rağmen 2.3% gibi bir büyüme oranı kaydetti. Bu, birçok analist için beklenmedik bir durumdu. Altında yatan temel sebepler arasında, iç talebin arttığı ve devletin görüşü özellikle büyük altyapı projelerine yönlendirdiği belirtildi. Sanayi üretimindeki toparlanma, ülkedeki ekonomik dinamizmin devam ettiğinin bir göstergesi oldu.
2023 yılı itibarıyla, Çin ekonomisinin büyüme oranı %5.5 bandında gerçekleşti. Bu, uluslararası gözlemciler tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Önemli bir diğer ayrıntı ise, yöneticilerin büyük bir ağ oluşturduğu dijital ekonominin güçlenmesi oldu. Dijitalleşme süreci, özellikle e-ticaretin tüm dünyada yaygınlık kazanmasıyla birlikte hız kazandı. Çin, bu alanda bir dünya lideri konumuna geldi. Alibaba, JD.com gibi devler, hem iç piyasada hem de uluslararası arenada büyük başarılara imza attı.
Çin’in büyümesinde etkili olan bir diğer faktör ise, hükümetin belirli sektörleri destekleme politikaları oldu. Yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar ve ileri teknoloji üretimi gibi alanlara yapılan yatırımlar, ekonominin geleceği açısından kritik öneme sahip. Özellikle, elektrikli araçların teslimatlarının artması ve bu alanda dünya pazarında üst sıralara tırmanması, Çin'in ekonomik büyümesinde büyük bir rol oynadı. Ayrıca, altyapı yatırımlarının artırılması ve şehirlerin modernizasyon çalışmaları da büyüyen ekonominin unsurlarının başında yer alıyor.
Bunların yanı sıra, Çin'in yurtdışındaki yatırım stratejileri de dikkat çekmeye başladı. Ülke, Bir Kuşak Bir Yol (OBOR) projesi aracılığıyla, belirli coğrafyalarda stratejik yatırımlara yöneldi. Bu proje, yalnızca ekonomik ilginin ötesinde, jeopolitik ve diplomatik ilişkilerin de güçlendirilmesini sağlamayı amaçladı. Afrika, Orta Asya ve Avrupa'daki yatırımlar, özellikle bu bölgelerin gelişimine büyük katkılar sağladı.
Özetle, Donald Trump'ın dönemi boyunca yaşanan ticaret savaşlarına ve ekonomik zorluklara rağmen, Çin ekonomisi önemli bir büyüme kaydetti. Hükümetin aldığı tedbirler, uluslararası alandaki rekabet doğrudan etkileyen unsurlar ve iç talebin artışı, Çin'in 2023 yılında elde ettiği büyüme oranlarını destekleyen unsurlar arasında yer aldı. Bunun yanı sıra, Çin’in dijitalleşme sürecindeki başarısı ve küresel yatırımları, ülkenin ekonomik duruşunu sağlamlaştıran unsurlar oldu. Gelişmeler ışığında, Çin'in gelecekte daha da güçlenmesi ve dünya ekonomisinde önemli bir aktör olmaya devam etmesi oldukça muhtemel görünüyor.